BURSA (İGFA) – Kemalist Niyet Derneği (ADD) Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Kurtarıcımız, kurucumuz, değişmez başkanımız Mustafa Kemal Atatürk’ü minnetle, minnetle, saygıyla anıyoruz. ve özlemle, onun 100’üncü yaşını onur ve gururla kutluyoruz.” Tarihin en büyük devrimlerinden biri, belki de ilki olan, kutladığımız Türk İnkılabı’nın sonucu olan Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni huzur ve refah içinde tutmak, “din kisvesi altında küfür ve kötülükten” sakınmak. ve buranın “şeyhler, dervişler, müritler ve müritler diyarı” olmamasını sağlamak “Türk Geleceğinin Çocuğu” olarak vazgeçilmez misyonumuzdur.
Büyük Atatürk’ü ölümünün 85’inci yılında elbette minnetle, minnetle, saygıyla anmak isteriz. Ancak onlarca yıldır, özellikle de son yıllarda yaşadığımız, onun ilkelerine, devrimlerine ve eserlerine yönelik sayısız, haksız ve ahlaksız saldırılar ve bu yoldan sapma sonucunda ülkemizin içine düştüğü durum. Önerdiği aklın ve bilimin, ortaya koyduğu hedeflerden uzaklaşmanın, çocuklarımızın, gençlerimizin, kadınlarımızın, emekçilerimizin durumu çok içler acısı. Millet olarak O’na duyduğumuz hasret her geçen gün artıyor, onu erken kaybetmenin acısı yüreklerimizi acıtıyor.
Son dönem devlet yöneticilerinin neredeyse tamamı, amaçlarına uygun olduğunda “izinli” olduklarını söylediler, övgüler yağdırdılar, kendi deyişlerini ve dev pankartları kullandılar ama hiçbiri anti-emperyalist, tam bağımsız, inançlı Atatürkçü, cesur ve cesur değildi. kararlı devrimciler Başarıları gözlerinin önünde Atatürkçü Fikir Sistemi Karma Üretim Ekonomisini terk ederek, Batı Emperyalizminin “Küreselleşme” adı altında pazarladığı, “Serbest Piyasa Ekonomisi” diye pazarladığı neoliberal politikaların esiri oldular. Özelleştirme övgüsüyle Cumhuriyetin bütün fabrikalarını sattılar, üretim tesislerini yıktılar. Bankalarımız, sigorta şirketlerimiz yabancıların eline geçti, tarım ve hayvancılığımız yok edildi. Eğitim sistemimiz dinileştirildi. Sağlık sistemimiz sosyalist ve kamucu olmaktan çıktı, hastanelerimiz iş yeri, hastalarımız ise müşteri olarak görülmeye başlandı. Yargımızın bağımsızlığı kağıt üzerinde kaldı. Türkiye; 1930’lu yıllarda uçak üretip ihraç eden bir sanayi ülkesi, dünyada kendi kendini besleyebilen yedi ülkeden biriyken, uçak, gübre, aşı, ilaç, silah, şeker, kağıt, buğday üretemiyordu, anneler beslenemiyordu. çocukları süt sağamıyor, öğrenciler barınamıyor, aileler geçimlerini sağlayamıyordu. Dış Ticaret Açığı zirveye ulaştı. Cari Açık kapatılamıyor. Körfez diktatörlerinden Londralı bankacılara kadar kapı kapı dolaşıp para arıyoruz. Ülkemizde mafya patronları ve uyuşturucu baronları kol geziyor. Sınırlarımız elek haline geldi, demografik yapımız mülteci kılığına giren milyonlarca insan tarafından yok edildi. 1923 yılında Umumi Borç Borcuyla yola çıkan (bugünkü karşılığı 450 milyar dolar) ve tamamını ödeyen devletimiz, 100 yıl sonra yine 450 milyar dolar dış borçla karşı karşıya kalıyor. Vatandaşlarımız köle oldu, paramız para oldu.
Atatürk, heykelini yapan bir heykeltıraş gibi okudukları ve öğrendikleriyle kendini inşa etmiş, milletine duyduğu güven, cesareti, ufkun arkasını görebilme yeteneği ve kararlılığıyla tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır. o hayattaydı, düşmanlarının ve rakiplerinin bile hayranlığını kazandı, gerçek bir dahi, büyük bir komutan, anti-emperyalistti. Anti-kapitalist ve tamamen bağımsız bir devlet adamı, tartışmasız büyük bir devrimcidir.
Çünkü o; Kurtuluşa ancak gerçekçi ve dengeli bir ideolojik temel ve gerçek bir yol haritasıyla ulaşılabileceğini biliyordu. Bu nedenle ilk olarak İstanbul’da 19 Mayıs 1919 O tarihten bu yana sayısız toplantı, genelge ve kongrelerle Anadolu’da “milletin kararlılığını ve kararını” harekete geçirdi. Ülkenin dört bir yanındaki Hukuku Savunma ve İlhakı Reddetme Derneklerini tek çatı altında birleştirdi. 23 Nisan 19201992 yılında açtığı Büyük Millet Meclisi ile Milli Mücadele’yi milli iradeye dayandırıp hukuka uygun hale getirmiş, kurduğu teşkilatlı orduyla 3 yıl 3 ay 22 günde vatanımızı işgalden, milletimizi esaretten kurtarmıştır.
Zaferin ardından hızla devrimler başladı. Saltanat 1 Kasım 1922’de kaldırıldı . Cumhuriyetin ilanından hemen sonra, Eğitim Birliği Yasasıve Halifeliğin kaldırılması Giyim Devrimi, Sivil yasa, Uluslararası Takvim Ve Ölçü Birimlerine Geçiş, Mektup devrimi, Dil Devrimi, Üniversite Reformu, tarımsal ve endüstriyel atılımlar, kadınların seçme ve seçilme hakkı vermek ve diğerleri kesintisiz olarak devam etti. Aslında en başından beri temel prensip Laiklik1928’de ete kemiğe büründü ve 1937’de Anayasa’ya girdi.
Batı’nın kana bulanmış olmasına rağmen 300 yıla sığdırabildiği devrimler 15 yılda başarıldı. 600 yıllık tebaası olan ve sürekli “Etrak-ı bi idrak” denilerek aşağılanan Türk Milleti, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk Milleti” oldu. Vatandaşının dilini, tarihini ve kültürünü kazanmış, insanlara kulluktan kurtulmuş, özgür bir birey olmuştur. Devlet yönetiminden rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma ve kayırmacılık çıkarılarak şeref, liyakat, adalet ve ilmi ilim esas alındı.
Atatürk, çabaları, ideolojisi ve eserleriyle sadece Türk Milleti için değil, dünya ve özellikle bölgemiz için anlaşılması ve örnek alınması gereken büyük bir liderdir. ideoloji Kemalizm (Atatürkçülük, Atatürkçü Düşünce Sistemi) çağını aşmış ve gelecekte de geçerliliğini kanıtlamıştır. Milyonlarca vatandaşımız – sonunda 29 Ekim 2023Gece yarısına kadar her fırsatta Anıtkabir’e akın etmeleri boşuna değil.
İç ve dış negatif kuvvetler; Aydınlanma Devrimleri‘Neden, Laik Cumhuriyet‘deri, Ulusal Birlik100 yıldır özgüveninden yoksun bırakmaya çalıştıkları Türk Milleti, şüphesiz Atatürk’ün akıl ve bilim yolunda parlak bir geleceğe yürüyecektir. Atatürkçü Niyet DerneğiTarihin en büyük devrimcisi Atatürk’ü ölümünün 85’inci yılında saygı ve özlemle, en yüksek sesimizle anıyoruz. “Yine Kemalist Devlet, Yeniden Laik Cumhuriyet”“Siyaset kurumunu ve milletimizi sesimizi korumaya çağırıyoruz.”
